A yân-ı sabite ne demek?

Mümkün varlıkların sabit işaretleri, ilahi bilgideki ebedi hakikatlerdir. Mümkün varlıkların yaratılışı, sabit işaretlerdeki özelliklerine göre gerçekleşir. Sabit A’yan-i-Sabite’ye ayrıca özler, kimlikler ve varlık olmayanlar da denir. A’yan-i sabite ayrıca kaderin sırrı olarak kabul edilir.

Ayan ne demek Osmanlı?

Ayanlık, 18. yüzyıla ve Tanzimat dönemine kadar Osmanlı İmparatorluğu’nda uzun süre gayrı resmi ve etkili bir kurumdu. Bu kişiler taşra ileri gelenleri, eski idari görevliler veya bir şekilde şöhret ve prestij elde etmiş kişilerdi. Bir süre sonra soylular sisteme dahil edildi. Bunların arasında en öne çıkanlar eski yöneticilerdi.

Ayyar ne demek Osmanlıca?

Arapça ayyâr kelimesi sözlükte “çok gezen, akıllı, kurnaz, cesur ve girişimci kişi” anlamına gelmektedir.

Ain ne demek din?

Bir ritüel (Farsça: آیین) veya ritüel (Fransızca: rituel), genellikle önceden belirlenmiş belirli kurallara göre gerçekleştirilen dini bir törendir. Ritüellerde sıklıkla semboller ve ilahi kavramlar kullanılır. Genellikle tapınaklarda, özel kıyafetlerle ve bazı dinlerde özel makyajla gerçekleştirilir.

Tasavvufta feyz ne demek?

Ona göre Allah, sürekli bağışlama ve merhamet sahibidir; her türlü iyilik ve bereket O’ndan çıkar ve bu bolluğa refah veya bereket denir. Cömertliğin mükemmel bir örneği olduğu için kendisine “mebdeü’l-feyz” ve “feyyâz” da denmiştir (el-Fütûḥât, I, 256, 258).

Ayan nedir kelam?

Mantık, felsefe ve teolojinin, kendi başına var olan, değişmeyen, daima bir yüklemin öznesi olan ve kendisi bir yüklem olmayan özsel varlık anlamındaki kavramı.

Arapçada ayan ne demek?

Arapça ˁyn ˁiyān عيان kökünden “1. “Açık, belirgin, apaçık” kelimesinden türemiştir.

Osmanlı’da ayanlar kimler?

Osmanlı döneminde, taşrada, kazalarda ve belediyelerde çeşitli sosyal ve ekonomik ayrıcalıklar elde eden ve devletle ilgili görevleri yapan nüfuzlu kişiler için kullanılırdı.

Senedi i̇ttifak nedir?

Sened-i İttifak (Osmanlı Türkçesi: سند إتّفاق, Sened-i ʾİttifâḳ; 29 Eylül 1808) Osmanlı Sadrazamı Alemdar Mustafa Paşa tarafından İstanbul’da imzalanan, Rumeli ve Anadolu ileri gelenlerinin bir araya gelerek katıldığı anayasal antlaşmadır.

Azher ne demek Osmanlıca?

Sıf. (Ar. ẓuhūr “aẓher’den” apaçık) Çok (daha, en, çok) açık; çok açık, çok belirgin, apaçık.

Ayyuka ne demek Osmanlıca?

Bu Ayyuk’un ne olduğunu merak edenler için: Ayyuk, Arapça bir kelimedir ve Auriga takımyıldızındaki en parlak yıldız olan Capella’yı ifade eder. Yükselmek aynı zamanda “zirveye ulaşmak, zirveye çıkmak” anlamına gelir.

Avaid ne demek Osmanlıca?

1. Gelir, gelir: “Avâid-i vakıf.” “Avâid-i Şehriyye: Aylık kazanç.”

Ayn Arapça ne demek?

Arapçada “göz” anlamına gelen “ayn” ve “rıza” kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir Osmanlı kavramıdır.

Deyn ne demek?

Sözlükte deyn kelimesi, masdar şeklinde “ödünç almak, ödünç vermek, emretmek ve itaat etmek, ceza veya mükafatla karşılık vermek”, isim olarak ise “ödünç almak, satılan malın (meni) bedeli ve “kolayca bulunamayan” bir şey anlamına gelmektedir.

Ayin Türkçe mi?

Farsça kökenli olan âyin kelimesi, “âdet, gelenek, tarz, tören; alışkanlık, davranış, yaşam biçimi” anlamına gelir.

Dinde sabite ne demek?

A’YÂN-ı SÂBİTE HAKKINDA MAKALELER Varlığın Mutlak’tan kaynaklandığını ve evreni ardışık bir düzen içinde oluşturduğunu ifade eden felsefi bir terim. Bütün bilginin ve bütün varlığın Tanrı’dan kaynaklandığını ve O’nun tarafından tecelli ettiğini ifade eden tasavvuftan gelen bir terim.

Taayyün-i Sani ne demek?

İkinci aşamada, şeyler katı haldedir; Allah’ın bilgisinde ayrı ve farklılaşmış bir halde (bi’t-temeyyüz ve’l-mufassal) bulunurlar. Bu aşamada canlılar, elle tutulur şeylerin şekline sahiptirler. Buna “taayyün-i sani” de denir.

Tasavvufta gölge ne demek?

Tasavvuf edebiyatında gölge, Sufilerin birlik anlayışları bağlamında varlık ve yokluk meselelerine ilişkin görüşlerini yansıtmak için kullandıkları önemli bir metafordur. Bir metafor olarak gölge, Sufilere evrenin hakikatin gölgesi olduğu fikrini ortaya koymaları için önemli fırsatlar sağlamıştır.

Vahdet-i vücud ne demek?

Vahdet-i vücûd / Varlığın Birliği, Sufi düşüncesinde Yaratıcı ve yaratılanın bir ve “bir” olduğu görüşüdür. Sufilere göre, kendiliğinden var olan (kamun per se) öz (vücud) birdir; ve bu, Yüce Tanrı’nın varlığıdır. Bu öz ebedidir; çoğalmayı, bölünmeyi, değişimi veya yenilenmeyi kabul etmez.